Beynimin odalarında gezinmeye koyuldum bu gece!
Zihnimin içi mezarlık gibi, gömülen gömülene, unutulan unutulana..
Her bir odada asla yollarımız ayrılmaz dediğim eski dostlarımın, bir zamanlar birbirimize sevgi ile baktığımız eski yol arkadaşı dediğim kişilerin eskiyen silüetleriyle ve hatta hayaletleriyle karşılaştım.
Onlarca belki de yüzlerce arkadaşım! oldu benim..
Her biriyle güzel anılar biriktirdim vakitlice..
Her biri bir kum saati içindeki kum tanesi gibiydi..
Zaman geçtikçe kum tanesi kalmadı saatimde..
“Sadece saat kaldı geride ve ben kaldım. sadece yalnız kaldım"
Böyle sanki insan ilişkileri.
Zaman geçtikçe yalnız kalıyorsun…
Yaşantılarımız ;
geçmişin pencerelerini araladığımız hafif bir rüzgar esintisine kısa süreli yaşantıların geçmeyen uzun mevsimlere dönüşü gibi birer anıdan ibaret şimdi.
Pespaye hayatımızda doludizgin yaşantımızın ruhu olmayan zamanlarında sözde dostların seslerini, simalarını hatırlamakta güçlük çekiyorum..
Bir zamanlar dertlerimizi paylaştığımız ,payımıza düşen ve kendi elimizde ki hesap makinasının sadece çarpma ve toplama tuşlarının olduğu zamanlarda birlikte hem gülüp hem ağladığım insanların hepsi yabancı şimdi bana.
Zamanımızın çok öncesinde insan kaybetmenin dört duvarda kalan çaresiz ve masum bir kişinin hukuksuzluğa uğramış bir hükümlümün kırılganlığı ve üzüntüsü ile çok korkardım, fakat zaman geçtikçe anlıyor ki insan bu bir var bir yok illüzyonunun içerisinde sessiz bir hakikat çığlığı gizli.
“Şairin “tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemeyeceğim” mısralarındaki dik duruşu gibi hani…
İnsan ilişkilerinde kimseyi kendinize Rab bellemeyin, gözünüzden düşen ,gönlünüzdeki uçsuz bucaksız okyanusta batıp gidenlere gönül vermeyin.
Zira size en doğru dost sadece ve sadece cenab-ı allah ve sonra sizsiniz unutmayın!
Bu hakikatı kavradıktan sonra çelik bir zırh giyer , insanlar tarafından çok zor yara alırsınız.
İbrahim SAYAN
コメント